Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank, iklim değişikliğinin küresel bir kriz haline geldiğini, topyekun mücadele gerektirdiğini ve Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon vizyonu doğrultusunda mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü söyledi.
Birleşmiş Milletlerin (BM) iklim değişikliği ile ilgili bilimsel değerlendirme organı olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 60. oturumu, Türkiye’nin ev sahipliğinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda başladı.
Program öncesi IPCC Başkanı Jim Skea ile basın açıklaması yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Varank, konuşmasına, Pençe-Kilit Harekat Bölgesi’ndeki terör saldırısında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifa dileyerek başladı.
Bilimsel temele dayalı çözümler aramak ve kararlar almak üzere faaliyet gösteren IPCC’nin 7. Değerlendirme Döngüsü’nün ilk toplantısı için bir araya geldiklerini belirten Varank, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında bu önemli toplantıya ev sahipliği yapmış olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
“Öngörüler, iklim değişikliğinin etkilerinin artarak devam edeceğini gösteriyor”
Dünya Meteoroloji Örgütü verilerine göre 2023 yılının sıcaklık rekorları kırdığını söyleyen Varank, “Geçtiğimiz yıl küresel ortalama sıcaklık, sanayi öncesi döneme göre 1,4 derece artış göstermiştir. Ne yazık ki orta ve uzun vadeli bilimsel öngörüler iklim değişikliğinin etkilerinin artarak devam edeceğini ortaya koymaktadır. İklim değişikliği çevresel, ekonomik ve sosyal etkileriyle ülkeleri, sektörleri ve toplumun her kesimini etkileyen küresel bir kriz haline gelmiştir. Bu nedenle iklim değişikliği ülkelerin, sektörlerin ve toplumun her kesiminin dahil olduğu topyekun bir mücadeleyi gerekli kılmaktadır. İklim değişikliğiyle mücadelede yön gösterici olan bilim, adeta kutup yıldızı gibi İstanbul’da şu anda parlamaktadır.” dedi.
IPCC’nin politika ve karar alma süreçlerine sağladığı bilimsel katkılarıyla iklim değişikliği ile mücadelede kritik bir rol oynadığına işaret eden Varank, Türkiye’nin ev sahipliğiyle düzenlenen IPCC’nin 60. oturumunun bu görevi daha da ileriye taşımak adına önemli bir fırsat sunacağını kaydetti.
“2026 yılındaki COP31 toplantısına ev sahipliği yapmak istiyoruz”
Uluslararası işbirliği ve dayanışmanın kritik öneme sahip olduğu bu süreçte 195 ülkeden temsilci, büro üyesi ve yazarların yer aldığı 400’den fazla katılımcıyla gerçekleştirilecek olan oturumun, iklim değişikliğiyle mücadelede daha etkin ve kapsayıcı politikaların belirlenmesine vesile olmasını da dileyen Varank, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mızın işaret ettiği 2053 net sıfır emisyon vizyonu doğrultusunda iklim değişikliği ile mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Ayrıca 2026 yılında düzenlenecek olan COP31 toplantısına ev sahipliği yapmak istiyoruz. Burada Türkiye olarak başta Akdeniz havzası olmak üzere, kırılgan coğrafyaları önceleyen yeşil dönüşüm odaklı eylemleri yaygınlaştıran bir başkanlık dönemine talip olduğumuzu bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle İstanbul’da yapılacak ve iklim değişikliğiyle ilgili bütün platformlarda kullanılacak olan bilimsel verileri derleyecek 7. Değerlendirme Döngüsü Toplantısı’nın iklim çıktılarının tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
Oturum 4 gün sürecek
Bakan Yardımcısı Fatma Varank, programın açılış oturumunda yaptığı konuşmada da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin Kabine toplantısından dolayı açılış programına katılamadığını bildirdi.
2015-2023’ü kapsayan zaman diliminde tarihin en sıcak yıllarının yaşandığını aktaran Varank, Türkiye’nin iklim değişikliği sebebiyle gün geçtikçe artan afetlerle mücadele ettiğine dikkati çekti.
Varank, Türkiye’de Karadeniz Bölgesi’ndeki taşkın ve seller, Akdeniz Bölgesi’ndeki orman yangınları, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kuraklığın iklim değişikliğinden kaynaklı başlıca afetler olduğunu kaydetti.
IPCC 60. Oturumu, 19 Ocak’a kadar sürecek.